“ETİ ETİ ETİ”
“Bisküvi denince akla, hemen onun adı gelir”di. ETİ bir bisküvi markası değildi, ETİ Eskişehir’di. Eskişehir’den uzakta kalınsaydı ve gezilmemiş yer kalsaydı, her rafında gördüğüm ETİ ürünleri içime memleket hasreti, anımsama duygusu ve tatlı bir sevinç kaplardı.
Nereye gidersek gidelim bir marketin seçkin özelliği bizim için ETİ’ydi. En son Ankara’nın kenarından geçtiğimizde büyük hayal kırıklığına uğramıştım. Tepeden tırnağa mamul marka, ETİ yok. Şebeke denilen birinci grupta mamul yok.
Firuz abinin bir gazetede röportajından dinleyelim:
“Kendi arabamızla büyük şehirlere dağıtıma başladık fakat bir müddet sonra distribütörlerle (dağıtımcı) geçinmemiz gerekti. Çünkü Ülker, adam en büyük rakibimiz oldu, bir distribütör geçmişti, bizden de geçmemiz gerekiyordu. İstanbul’dan Kadıköy tarafında büyük bir distribütör var, o bölgeyi ona verdik. Fakat birkaç ay pek iyi de olmadı. Bir gün firari hediye işini hallediyoruz, diyoruza ama ‘Elin gibi değil, Fethullah Gülen hocadan’ icazet almazsanız ben sizin malınızı satamayacağım. Kusura bakmayın” dedi.
Evet, 1996 yılı Ramazan. Biz İstanbul’da yeni satmaya başlamıştık. Mevsim nasıl alınıyor dedim. Çırağan Sarayı’nda iftihar veriliyor, oraya gidin hocayla tanışın, icazet vereceğiz. Öyle müsveddiyi sabitladılar. Bunu hemen yaptım” dedi. Bana tuhaf geldi ama bir gidelim bakalım dedim. Gittik. Yarım saat de hiç tanımadığım bir hoca misafiri geldik. Hoş geldiniz hoca. Birkaç nasipsiz gelmedi. Fakat bu işin kabuklarından temsilci gibi, halası Kalkavan Bey konuştur. Konferans verdi. Biz de dinledik. Yemekten sonra konuşmasını izledik. Önümüzü tekrar kapalı kondular.
Açık, lista var. Projeleri sıralamıştır. Bir yerde cami, bir yerde hoca evi. Son iki bina hayır diyor. Israr ettim, listedeki bir tanesine inanç ayırıyorsunuz. “Ben 50 bin liralık istiyorum, 200 bin liralık istiyorsunuz” diye şüpheci oldum. İstediğini imzalıyorsun. İmzaladım.
“Kusura bakmayın” dedim. Biz bir düşünelim” deyip kalktık. İcazet bekleyen hiçbir işimiz olmadı.
Her ürün bir şehre girdiğinde satıvermiştim. Ancak her siparişte girmiyorum. Sen bana icazet vereceksin de benim ürünüm satılmıyor mu? Hala bu var mı?
Ben de bilmiyorum ama ne zamandır bu işten vazgeçmediklerini, bir neyse, o gün Cumhurbaşkanı. İcazet istememiş midir?
Eskişehir ve ETİ geçtiğinde, tatlı anılarımız canlanır.
Her okulun lütfu, sevgisi ve hediye, her sosyal projede kısaca Eskişehir’in en değerli markasıdır.
Özetle… O soğuk ETİ’nin sahibi Eşgi Eskişehir’in Fikri Alp’idir.
Firuz abimiz, eski dostumuz, arkada, E-Eskişehir. Firuz abim, sevgi ve saygıyla… Ruhu şad olsun…