Dolar 41,6842
Euro 48,9807
Altın 5.207,78
BİST 10.858,52
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Antalya 27°C
Açık
Antalya
27°C
Açık
Paz 27°C
Pts 26°C
Sal 23°C
Çar 23°C

İnsan Olmak

Erol Toker biyografik bilgileri buraya gelecek.
12 Temmuz 2025 16:01
29

PTT müfettişliği yaptığı dönemde, PTT Müdürlüğünü teftiş etmesi gerekir. Daha önceki yazılarımızdan, PTT müdürünün bir hastasının olduğunu hatırlar. Teftişe gitmeden önce o yazışmaları bir kere daha gözden geçirir. Teftiş sonucu, kasanın 25 lira açık verdiğini gösterir. Müdür kızarır, bozarır; ama söyleyecek bir söz de bulamaz. Açıklaması yoktur. Osman Nihat müdüre: “Sayılmada hata yapmış olabiliriz. Mal Müdürlüğü’ni ara! Gel de, kasayı bir de o saysın,” der. Müdür şaşırır; ama çaresiz mal müdürlüğünü arar. Mal Müdürlüğünün yaptığı sayımda para tamam çıkar. Osman Nihat gider, teftişini tamamlar ve müdüre teşekkür ederek ayrılır. Müdür şaşırmıştır. Bir şeyler demek ister, ama beceremez. Bir gün, Osman Nihat, Ankara otobüsünde yanında arkadaşıyla otururken, karşıda bir mektup getirir. Mektup teftişte ettiği müdürden. Mektubu gözleri dolararak okur. Arkadaşı inanmaz: “Ulan kötü bir sonuç çıksaydı, diye sorarlar: “Yok, yok! Mektubu oku!” der. Mektupta şunlar yazılıdır: “Ben o gün çok mahçup oldum. Hasta çocuğum için aldığım parayı kasaya koymamıştım mı, yoksa yanlış mı saydım? Ne olduysa oldu, ama ben sizin adaletiniz karşısında mahvoldum. Siziz, yine de insanlık kabinizi duyarım almadı ki, bana mesele yapmamıştınız. Bu yüzden size minnettarım.” Herkes duygulanmıştır, ustadı kutlayarak ayrılırlar. Ama ne yazık ki, içlerinden biri ustadı, “Vefasızlıkta ustamı etti ve soysuzlukta çakmak tuttu,” diye şikayet eder. Ust makam, üstat çağrılır ve olaylar soruşturur. Üstüdan karakterinin bu liyakat ve inisiyatifi sahibi insanlar, soruşturma gereği görmez ve konu kapanır. Şair ruhu incedir. Üstelik o şair de bir bestekarsa, o incelik katmerlenir. Şubat bu durumda çok etkilenmiştir. Bir olay sonunda kendini araka araka arar. Yalnız kaldığında Bakırköy’de her zaman gittiği, derenin kenarında oturduğu yere gider. Anılar eline bir kâğıt ve öder içindekilerini: “Bir nimat daha var, o da olmak mı dersin?” Şeyde canım, ne dersin? Vuslatın başka alemi, Sen bir ömre bedelsin!” Sükût etme nazar! Ya, beni memnun edersin. Vuslatın başka âlemi, Sen bir ömre bedelsin. Düşündük ki, ya da anladığımız gibi, bu bir aşk yazısı, ya da acı dolu bir aşkın hüzün verdiği şairli değildir. Bir dost idi, bu dostluk, insanlık nişânesidir. Bestekârımız Osman Nihat. Sadece besteci, ozan şair olarak, soydan zarafeti dolu bir aileden geliyor. Ahmet Rasim’in torunudur. “BU EŞİKDE BİR DÜNYA”, İNANDIĞI İNSANDAN MASUMİYETİ ZARAR GÖRMESİN DİYE, SOYUNU ÜSTLENEN BİR VARDIR; “BİR DUYARLILIKTAN GELEN NEZAKET” DER. AMA DUYGULARINI ÖNCE SATIRLARA, SONRA BESTELERE, SONRA ŞARKILARA GİZLER. O BİR MÜZİK ERKÂRİDİR… ONDAN ÖNCE DE İNSAN OLMAK…

MOBİL REKLAM ALANI
ETİKETLER: , ,
YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
10 Ağustos 2025 07:41
21 Temmuz 2025 07:35
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.