İnsan Olmak
PTT müfettişliği yaptığı dönemde, PTT Müdürlüğünü teftiş etmesi gerekir. Daha önceki yazılarımızdan, PTT müdürünün bir hastasının olduğunu hatırlar. Teftişe gitmeden önce o yazışmaları bir kere daha gözden geçirir. Teftiş sonucu, kasanın 25 lira açık verdiğini gösterir. Müdür kızarır, bozarır; ama söyleyecek bir söz de bulamaz. Açıklaması yoktur. Osman Nihat müdüre: “Sayılmada hata yapmış olabiliriz. Mal Müdürlüğü’ni ara! Gel de, kasayı bir de o saysın,” der. Müdür şaşırır; ama çaresiz mal müdürlüğünü arar. Mal Müdürlüğünün yaptığı sayımda para tamam çıkar. Osman Nihat gider, teftişini tamamlar ve müdüre teşekkür ederek ayrılır. Müdür şaşırmıştır. Bir şeyler demek ister, ama beceremez. Bir gün, Osman Nihat, Ankara otobüsünde yanında arkadaşıyla otururken, karşıda bir mektup getirir. Mektup teftişte ettiği müdürden. Mektubu gözleri dolararak okur. Arkadaşı inanmaz: “Ulan kötü bir sonuç çıksaydı, diye sorarlar: “Yok, yok! Mektubu oku!” der. Mektupta şunlar yazılıdır: “Ben o gün çok mahçup oldum. Hasta çocuğum için aldığım parayı kasaya koymamıştım mı, yoksa yanlış mı saydım? Ne olduysa oldu, ama ben sizin adaletiniz karşısında mahvoldum. Siziz, yine de insanlık kabinizi duyarım almadı ki, bana mesele yapmamıştınız. Bu yüzden size minnettarım.” Herkes duygulanmıştır, ustadı kutlayarak ayrılırlar. Ama ne yazık ki, içlerinden biri ustadı, “Vefasızlıkta ustamı etti ve soysuzlukta çakmak tuttu,” diye şikayet eder. Ust makam, üstat çağrılır ve olaylar soruşturur. Üstüdan karakterinin bu liyakat ve inisiyatifi sahibi insanlar, soruşturma gereği görmez ve konu kapanır. Şair ruhu incedir. Üstelik o şair de bir bestekarsa, o incelik katmerlenir. Şubat bu durumda çok etkilenmiştir. Bir olay sonunda kendini araka araka arar. Yalnız kaldığında Bakırköy’de her zaman gittiği, derenin kenarında oturduğu yere gider. Anılar eline bir kâğıt ve öder içindekilerini: “Bir nimat daha var, o da olmak mı dersin?” Şeyde canım, ne dersin? Vuslatın başka alemi, Sen bir ömre bedelsin!” Sükût etme nazar! Ya, beni memnun edersin. Vuslatın başka âlemi, Sen bir ömre bedelsin. Düşündük ki, ya da anladığımız gibi, bu bir aşk yazısı, ya da acı dolu bir aşkın hüzün verdiği şairli değildir. Bir dost idi, bu dostluk, insanlık nişânesidir. Bestekârımız Osman Nihat. Sadece besteci, ozan şair olarak, soydan zarafeti dolu bir aileden geliyor. Ahmet Rasim’in torunudur. “BU EŞİKDE BİR DÜNYA”, İNANDIĞI İNSANDAN MASUMİYETİ ZARAR GÖRMESİN DİYE, SOYUNU ÜSTLENEN BİR VARDIR; “BİR DUYARLILIKTAN GELEN NEZAKET” DER. AMA DUYGULARINI ÖNCE SATIRLARA, SONRA BESTELERE, SONRA ŞARKILARA GİZLER. O BİR MÜZİK ERKÂRİDİR… ONDAN ÖNCE DE İNSAN OLMAK…